ALÜMİNYUM VE BAKIR

            Ağır metallerin, biyolojik olarak birikebilme (organik maddelere tutunabilme) özelliği vardır ve bazı ağır metallerin insan vücudunda belirli seviyede bulunmasının olumlu etkileri olduğu halde, fazlası toksik etkiye neden olur.

Solunum beslenme ve deri emilimi yoluyla insan vücuduna girerek dokularda birikmeye başlarlar. Bu metaller vücuttan uzaklaştırılamaz ve zaman içinde toksik değere ulaşırlar.

Denekler üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda ağır metallere maruz kalan insanlarda, ruhsal ve nörolojik etkilere bağlı davranış bozuklukları, nörotransmiter üretimi ve bunların fonksiyonunda düzensizlikler ortaya çıkması ve daha birçok metabolizma sorunu gözlemlenmiştir.     Daha sonraları, maruz kalınan ağır metal oranına göre sakatlıklar ve bazı organların görevini yapamaması gibi ciddi rahatsızlıklar ortaya çıkmıştır.

Alüminyum, arsenik, kadmiyum, kurşun, civa, ve çinko en yaygın ağır metallerdir.

 

Alüminyum:

Yerkabuğunun yaklaşık yüzde 8’ini oluşturan alüminyum son derece önemli bir metaldir ve doğada alüminyum silikatlar halinde bulunur.

Alüminyum ağız yoluyla vücuda girer. Su ise alüminyumu en fazla taşıma potansiyeline sahip etkendir. Sindirim sisteminden direk kana geçen alüminyum miktarı % 1’den azdır.

Alüminyumun büyük bir kısmı kemik ve akciğer olmak üzere çeşitli dokularda depolanmaktadır. Normal sağlıklı insanlarda alüminyum böbrek yolu ile vücut dışına atılmaktadır.

Sinir sistemi bozukluklarına neden olan alüminyum mutfak kaplarından, içme suyundan, ilaçlardan ve alüminyum işleyen tesislerden kaynaklanabilir.

Alüminyumun bugüne kadar saptanan en önemli etkisi sinir sistemi üzerinedir. Dünyanın farklı bölgelerinde yapılan epidemiyolojik çalışmalarda ise içme sularındaki alüminyum seviyesi ile alzheimer hastalığı, bunama (demas) veya algılama, hatırlama, öğrenme, bilme gibi zihinsel süreçlerin (kognitif) hasarlanması arasında ilişki saptanmıştır.

Alüminyuma bağlı çevresel etkileşimin çoğu kronik ve içme sularına bağlı olarak görülmektedir. Sinir sistemine ait etkiler ise yıllar sonra fark edilmekte ve geri dönüşümü olmamaktadır. Bu nedenle, alüminyum içeren içme ve kullanma sularında, alüminyumun bu sulardan uzaklaştırılması gerekmektedir.

Havuzda kullandığımız çöktürücü ve parlatıcı ürünleri de alüminyum içermektedir. Bundan dolayı sağlık bakanlığı yayınladığı genelgede havuz suyundaki alüminyum miktarının ölçülmesini istemekte ve maksimum 0,2 mg/L bulunmasına izin vermektedir.

Havuz suyundaki alüminyum seviyesi 0,2 mg/L den fazla ise, taze su ekleyerek alüminyum konsantrasyonunu düşürmek gereklidir.

 

Bakır :

Kırmızımsı bir metal olan bakır, doğal ortamda, kayalarda, toprakta, suda ve havada bulunur.  Kolayca şekil alabilmesi ve bükülebilmesi nedeniyle bozuk paraların, elektrik tellerinin ve su borularının yapımında kullanılmaktadır.

Bakır ayrıca tarımda fungusit (bakteri ve mantar öldürücü) olarak, göllerde ve depolarda algisit (alglerin gelişmesini önlemek için) olarak kullanılmaktadır.

Bakır ayrıca doğada bitkilerde ve hayvanların vücudunda bulunur.

Hayvan ve insanda özellikle karaciğerde depolanır (1.5 gram kadar). Tarımda çok fazla miktarda kullanılırsa bitkilerin büyümesini engeller, bunu demirin yerine geçerek yapar.

Bilinen tüm canlılar için esansiyel (olmazsa olmaz) bir elementtir. Ancak çok yüksek dozda uzun süre veya bir defada alındığında sağlık açısından zararlı olur.

Bakır doğada cevher olarak bulunur ve genelde diğer elementlerle birliktedir.

Havada veya suda bulunan bakır veya bakır bileşikleri, daima toz parçacıklarına bağlı bulunur; dolayısı ile solunum yollarında veya sindirim sisteminde kolayca tutulurlar. Suda bulunduklarında ise flokuantlar ile birlikte filtrasyon işlemiyle kolayca sudan uzaklaştırılabilirler.

Toz veya zerreciklere bağlı olmayan bakır ise suda çözünmeyen formdur ve asıl olarak sağlığı etkileyen bakır budur.

Genel olarak doğada bulunan sulardaki bakır miktarı litrede 4 mikrogramı (4 ug/1) geçmez. Ancak bazı sularda daha yüksek oranlarda saptandığı da olmuştur.

Su tesisatındaki su, asiditesi yüksek ise ve 6 saat veya daha uzun süre sabit (akmadan) kalırsa sudaki bakır miktarı 1.000 ug/litrenin üzerine çıkabilir. Bu nedenle musluk ilk açıldığında akan su kullanılmamalı, 15-30 saniye akması beklenmelidir.

Suda Maksimum Bakır Seviyesi : 1.3 ppm in üzerinde olmamalıdır.

Ancak suya bakır karışımı, genelde kullanılan su tesisatındaki bakırdan yapılmış parçaların eskimesinden kaynaklandığından, her evdeki suyun bakır açısından kontrolü mümkün olamamaktadır.

Bu nedenle genel olarak kabul gören yaklaşım şebekeye verilen sudaki bakır düzeyinin 1.3 ppm in üzerine çıkmamasıdır.

Sağlıklı bir yaşam için her gün bakır almak gerekir. Normalde yetişkin bir insan günde 1.000 mikro gram bakır alabilir.

İçtiğimiz sularla günde yaklaşık 150 mikro gram bakır alırız. Bir kerede yüksek dozda bakır alınması durumunda; bulantı, ishal, mide krampları ve kusma meydana gelir. Alınan miktara bağlı olarak bu şikayetlerin derecesi de artar.

Bir yaşın altındaki bebekler bakıra daha duyarlıdırlar. 14 günden daha uzun süre yüksek dozda bakıra maruz kalmak, yeni doğanlarda böbrek ve karaciğer hasarına neden olabilmektedir.

Ancak kısa süreli de olsa yukarıda belirtilen miktarın üzerinde alındığında çeşitli sağlık problemleri ortaya çıkabilmektedir.

Bunlar : mide ve bağırsaklarda rahatsızlık hissi, karaciğer ve böbrek hasarı, anemi (kansızlık). Wilson hastalığı olan kişiler ve karaciğer rahatsızlığı olanlar 1.3 ppm den daha düşük seviyelerdeki bakıra da duyarlıdırlar.

Bakır suya dayanıklı olarak bilinmekle birlikte her çeşit su az bir miktar, asidik özellikte olan sular ise bakırı çok iyi çözerler.

Yüksek miktarda bakır almanın en olası yolu, içme sularının bakır ile kirlenmesi olduğundan, sularımızda ne kadar bakır olduğunu bilmemiz gerekir.

İçme suyunuzda bakır çok yüksek miktarda ise, suyun tadı metaliktir. Bardağın dibinde mavimtırak veya mavimsi-yeşil bir çökelti görebilirsiniz. Ancak bunlar sadece çok yüksek miktarlarda bakır suya karışmışsa meydana gelir, kesin sonuç laboratuvar analizi ile saptanabilir.

İçme suyunuzda bakır miktarı fazla ise kurşun miktarının da fazla olması beklen bir sonuçtur.

Havuz suyuna bakır, alınan taze su, göz taşı (bakırsülfat), bazı marka yosun önleyicilerin içinde veya bakır-gümüş iyonizasyon cihazı ile girer.

Sağlık bakanlığı yayınladığı genelgede havuz suyundaki bakır miktarının ölçülmesini istemekte ve maksimum 1,0 mg/L bakır bulunmasına izin vermektedir.

Havuz suyundaki bakır seviyesi 1,0 mg/L den fazla ise, taze su ekleyerek bakır konsantrasyonunu düşürmek gereklidir.